Bu açıklamaların ışığında, yapı maliki ile kat maliki kavramları arasında bir fark olduğu aşikârdır. KMK iki kavram arasındaki farkı açıkça ortaya koymuştur. Kanun koyucunun 6306 sayılı kanunda ısrarla "yapı maliki" kavramı üzerinde durmasıyla riskli yapı tespiti isteme yetkisini anayapı üzerinde paylı mülkiyet çerçevesinde hak sahibi olan bütün kat maliklerinin usulune uygun alacağı ortak karara tevdi ettiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla “bir daire malikinin istemi” üzerine riskli yapı tespitine gidilmesi, hem Kat Mülkiyeti Kanunu ve Türk Medeni Kanununa; hem de doğrudan doğruya 6306 sayılı Kanuna da aykırıdır. Kanun koyucunun iradesi açıkça yapı maliki kavramını işaret ettiğine göre kat mülkiyetine tabi yapılarda riskli yapı tespitinin istenebilmesi için kat malikleri kurulunun kararının aranması gerekir. Dolayısıyla uygulamada idarenin tek bir kişinin başvurusunu dahi kabul etmesinin hiçbir hukuki dayanağı bulunmamaktadır.
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun içinde barındırdığı muğlak ve suistimale açık hükümleriyle özellikle rant peşinde koşan müteahhitlerin, idarenin yanlış uygulamalarından istifade ederek, ekonomik açıdan güçsüz durumda bulunan kat maliklerini, evlerinin yıkılması, acele kamulaştırılması veya paylarının satılması tehdidi altında hiç de çıkarlarına olmayan kat karşılığı inşaat sözleşmelerini imzalamaya zorladıkları gözlemlenmiştir. Hukuki dayanaktan yoksun uygulamaların başında ise "yapı maliki" kavramı çevresinde şekillenen riskli yapı tespitini kimlerin isteyebileceği sorunu gelmektedir.
6306 sayılı kanun md 3/1 "Riskli yapıların tespiti, Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikte belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde masrafları kendilerine ait olmak üzere, öncelikle yapı malikleri veya kanuni temsilcileri tarafından, Bakanlıkça lisanslandırılan kurum ve kuruluşlara yaptırılır ve sonuç Bakanlığa veya İdareye bildirilir. Bakanlık, riskli yapıların tespitini süre vererek maliklerden veya kanuni temsilcilerinden isteyebilir...." hükmüyle riskli yapı tespitini isteme yetkisini yapı maliki ve kanuni temsilcilerine vermiştir. Uygulamada "yapı maliki" kavramı ile "kat maliki" kavramını iç içe geçirilmiş ve tek bir kat malikinin dahi riskli yapı tespiti isteyebileceği kabul edilmiştir.
Sorulması gereken soru şudur : Kat maliki ile yapı maliki aynı kavramlar mıdır ? Kat Mülkiyeti Kanunu'na göre kat mülkiyetine konu olan taşınmazın bütününe (anagayrimenkul) yalnız esas yapı kısmına "anayapı" bağımsız mülkiyete konu olan bölümlerine “bağımsız bölüm”; bağımsız bölümler üzerinde kurulan mülkiyet hakkına da “kat mülkiyeti” adı verilir. Bu hakka sahip olanlar da, “kat maliki” veya “bağımsız bölüm” maliki”dir (m. 2) Anagayrimenkulun "esas yapı kısmı" olan “anayapı”, tüm daire maliklerine ait olup, “paylı mülkiyet” rejimine tabidir. Kat Mülkiyeti Kanunu’nda “ortak mülkiyet” (m. 16) kavramıyla ifade edilen rejim, TMK’nda “birlikte mülkiyet” başlığı altında düzenlenen“paylı mülkiyet” rejimidir (m. 688 vd.)